t y ye en ni il le er r b bi iz zl le er ri i G Ge eç çs se e d de e y yo ol lu um mu uz z b bo oz zk kı ır rl la ar rd da an n D De en ni iz zl le er re e ç çı ık ka ar r s so ok ka ak kl la ar r” ” 1983 yılında Akdeniz Akdeniz albü- müyle çıkış yapan grup; şair Murathan Mungan’la yıllar boyu sürecek, öyle ki 2020 yılında dahi yeni bir Murathan Mungan & Yeni Türkü şarkısı çıkmıştır, bir ortaklığa girmiştir. Çember, İstersen Hiç Başlamasın, Dönmek, Maskeli Balo, Fırtına, Göç Yolları, Aşk Yeniden, Tel- li Telli, Olmasa Mektubun gibi müthiş şarkılar bu dönemden itibaren Murat- han Mungan sözleri ve Derya Köroğlu besteleriyle dinleyenlere ulaşmaya baş- lamıştır. “Gönlü bu- lutlu olanlar, Tanrı’m esir- geme onlar- dan ümi- di” Derya Köroğlu’nun ODTÜ mimarlık fakül- tesinden tanıştığı Me- ral Özbek’le evliliği de grubun en bilinen şar- kılarına ortam hazır- lamıştır. Mimar ve şair Meral Özbek; Açelya, Yeşilmişik, Haydi Gel, Resim, Rüzgar, Güne- bakan, Karanfil gibi pek çok şarkının yüre- ğe dokunan büyülü sözlerini yazmış- tır. “Öyle suskun, mahzun, yılgın, yalnız durma!” diye seslenir Haydi Gel’de ve davet eder: “Haydi el ele, dalga dalga…” Zerrin-Selim Atakan çiftinin boşanma- sı ve daha sonraki yıllarda gruptan ay- rılmasıyla grubu geçmişten, ta en ba- şından bugüne taşıyan tek üyesi Derya Köroğlu kalmıştır. Ama çizgisinden çık- mayarak yaratmaya ve bu gürül gürül akan kaynakla binlercesinin susuzluğu- nu dindirmeye devam etmiştir. Rum ez- gilerinden Çerkez türkülerine varıncaya dek birçok kültürü harmanlayarak ger- çek bir Anadolu müziği yaratan Yeni Tür- kü, edebiyattan kıymetli pek çok parçayı da bünyesinde bir araya getirmiştir. Or- taya öyle bir harman, öyle bir şölen çık- mıştır ki Yeni Türkü artık şahıs isimle- rinin ötesinde bambaşka bir oluşum haline gelmiştir. 40 yıl boyunca ak- tif kalmış ve ne sahnelerden ne de yeni bestelerden mahrum bırak- mıştır dinleyicisini. Öyle ki halihazır- da konserlerinde üç kuşağa hitap edebilir niteliktedir ve Yeni Türkü’yü hiç tanımayanlar bile müziğinden mutlaka, belki farkında bile olma- dan, tatmıştır. Kim bilir belki Ma- mak’a sonbahar gelişi takılmıştır bir defa dillerine yahut hayatın Mas- keli Balo’su ya da Yağmurun El- leri… Çünkü onlar bize bir masal anlattılar içinde denizle balıklar, yağmurla kar, güneşle ay, şe- kerle bal olan; Aşk Yeniden’le içimizi kıpır kıpır eden, Desti- na’yla bam telimize basan. Ümit ederim ki bundan yıllar sonrasın- da da Yeni Türkü dillerde kalsın ve güne- bakan düşlerimiz yağmur sesiyle çoğal- sın. “ “Ş Şi im md di i v ve e s so on nr ra a n ne e z za am ma an n k ka ar r y ya ağ ğs sa a Y Yü üz zü üm m g gö ön nl lü üm m ç ço oc cu uk kl lu uğ ğu um m b bu uz z t tu ut ta ar r S Se ev vm me ek k b bi ir r h ha al lk kı ı s se ev vm me ek ks se e A Aş şk k o o z za am ma an n s se ev vm me ek kt ti ir r” ” 19